-
-
Kayseri
Bu projeler uygulanmış olup uygulamada herhangi bir sıkıntı olmamıştır.
Dilerseniz bu projelerimize sizleri de dahil edebiliriz.Katılmak isteyenlerin bizimle irtibatta olmaları ricamızdır,teşekkürler.
Şimdiye kadar pekçok
sanatsal projeye imza attık,atmaya da devam etmekteyiz.Destekler oldukça da
yeni projeleri kamuoyumuz ile paylaşmaktan onur duyacağız.Biz şu kanıdayız
ki,bir toplumu sanatsal ögelerden mahrum bırakırsanız o toplum içten içe
çürümeye başlar ve zamanla yok olur.Bu durumu tıpkı Ulu Önder Atatürk’ün
“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”sözü çok
iyi özetlemekte.Bugüne kadar yapmış olduğumuz projelerimizin giderlerinin
çoğunu kendi imkanlarımızla oluşturduğumuzu,destekler olursa da bu projeleri
daha da geliştirerek,kamuoyunun daha çok seveceği organizasyonlar
yapabileceğimizi paylaşmak isteriz.
İşte size,şimdiye kadar
gerçekleştirdiğimiz projelerimizden birkaçını takdim etmek isterim:
OTOMOBİL DÜNYASI :
Yayıncılık yolundaki ilk projem,televizyon programı olan,yapımcı ve yönetmenlik
görevlerini üstlendiğim , “Otomobil Dünyası”adlı aktüel,dış çekimli televizyon
programı ile kamuoyuna “merhaba”dedim.Bu program,haftada iki gün,”sihirli
kutu”diye tabir edilen televizyon ekranlarından izleyici ile buluşmaktaydı.
I.
FOTOĞRAF
SERGİLERİ : Anadolu’da fotoğraf sergisi açmak zor bir hadisedir.Hele hele bu
ilk serginizse bu daha da zor olmaktadır.Bende Hayrettin Doğan olarak,bu
zorluğu bir şekilde aşıp,Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Kayseri Atatürk Evi
Sergi Salonu’nda iki kişisel sergi,Kayseri Ticaret Odası’nda bir kişisel sergi,
Ankara Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Necati Kültür Evi’nde 1 kişisel 1’
de karma sergi ,İstanbul Red Fotoğraf Topluluğu ile bir karma sergi şimdiye
kadarki sergi serüvenimin kaldırım taşları olmuştur.
II.
DÜNYA
FOTOĞRAF SANATI EMEKTARLARI ANADOLU’DA: Kayseri’nin Anadolu’da güzel bir konumu
var hem coğrafi hem de ulaşım bakımından.Anadolu’nun göbeğinde ve yolların
kesişme noktasında oluşu Kayseri için bir avantajdır.Ama İstanbul,Ankara ya da İzmir gibi sanata duyarlı şehirlerdeki kişi sayısına oranla sanatı benimseyen, ilgilenen
kişi sayısının az olması ise bir dezavantajdır.Ama bu dezavantaj aşılamayacak
sorun değildir.
Bende,bu düşünceyle,Anadolu’nun göbeğinde,Kayseri’de,fotoğraf sanatına
biraz daha saygınlık ve daha çok seslilik kazandırmak düşüncesiyle “Dünya
Fotoğraf Sanatı Emektarları Anadolu’da”etkinliğini düzenledim.Meyve veren ağacı
taşlarlar misali laf söyleyen olmadı değil ama önemli olan gemiyi hırçın
dalgalardan kurtarıp kıyıya sağ salim ulaştırabildiysem bu benim için başarıydı
ki öyle de oldu.Bu proje için pekçok emektarmıza davet gitti ama bazı
noktalarda bazı kişilerin olumsuz tavırları bu projenin,yurt genelinde hem daha
çok tanınmasına,ses getirmesine hem de daha etkinliğin daha “sade”geçmesinin
önünü açtı.
Projenin davetlerinin çıkmasıyla,başta
Cumhurbaşkanlığı,Kültür Bakanlığı ve diğer protokol kanallarından teşekkür
mesajları geldi.Projemize,Balıkesir’den sayın Altuğ Oymak ve İstanbul’dan sayın
Buket Altuğ,fotoğraf gösterileri,fotoğraf üzerine konuşmalarıyla etkinliğe renk
kattılar.Ayrıca,yurt genelinden fotoğrafseverlerin(katılımcılar:Ahmet
Hodancı,Ahmet Topaloğlu,Ali Bülbül,Ali Öz,Ali Subaşı,Ali Aşılı,Ali Yıldırım,Aliye Öztürk,Arap
Çataroğlu,Buğra Sağlam,Buket Altuğ,Cafer Zengin,Canan Yaşar,Cihan Karaca,Çiğdem
Odabaş,Derya Yazar,Edibe Özkardeşkaya,Erdal Biçerli,Ergin Avcı,Faik
Kaplan,Fatma Demir,Fatma Gül Mercan,Güler Çapçı,Hakan Ötgünç,Hüseyin Ali
Dönmez,Hatica Karakan,Hayri Solter,Hülya Laleci,Hülya Şamer,İbrahim
Duman,İbrahim Yıldız,İsmail Oral,Kadriye Irmak,Kayıhan Bölükbaşı,Kübra Yürük,Mithat
Güntav,Muaz Şeker,Nadire Günday,Nazlı Taş,Necla Erdoğan,Nihat Karadağ,Nilgün
Edincik,Nuray Ertuğ,Okan Erdem,Olgun Coşkun,Orçun Öztürk,Osman Yüzbaşıgil,Ömer
Hatırnaz,Ragıp Sarı,Salih İşçi,Sami Günel,Savaş Varlısoydaş,Selcen Başkan,Sevgi
Yıldız,Süleyman Ülker,Tahir Özgür,Tuna Akçay,Vedat Doğan,Yunus Koç,Yusuf Kadri
Şirinkan,Zeliha Begöz ve Zulal Güngör) göndermiş oldukları fotoğraflarla, “100
Fotoğrafçı 100 Fotoğraf”adlı fotoğraf sergisini fuaye alanında açtık.Etkinlikten
bir gün sonra da ,konuklarla , Erciyes’in karlı havasında ekmek arası sucuk
ikramımızla (Zümrüt Kafe’ye tekrar teşekkürler) faaliyetimiz son buldu.
III.SAZ,SÖZ SANAT
ETKİNLİĞİ : Bu etkinliğimiz de yine Kayseri’de,İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
salonunda gerçekleştirildi.Bu projede,fotoğraf sanatının yanı sıra birçok
sanattan katılımcılar oldu.Müzik sanatında Fulya Koç konser verdi,Kayseri Sahne
Tiyatrosu(Kasthane) tiyatro oyunu sergiledi,Eskişehir Fotoğraf ve Sinema
Derneği hem fotoğraf gösterisi hem de fotoğraf sergileriyle etkinliğe renk
kattılar ve de derneğin birçok üyesi etkinliğe bizzat katıldı.Yemeni Halk
Oyunları topluluğu davullu zurnalı halk oyunları gösterileriyle ziyaretçilere
unutulmaz anlar yaşattılar. Hayrettin Oğuz’un “Gönlümdeki Dağ:Erciyes”adlı
fotoğraf gösterisi de yine beğenilen sanat eserlerinden biri oldu.
IV. UZUN İNCE
BİR YOL HİKAYESİ :Bu proje,fotoğraf gezisi projesidir.Şahsi
aracımla,Anadolumuz’un 9 ilini kapsayan fotoğraf gezisi projesi oldu.Kayseri
çıkışlı,Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da,sırasıyla Kahramanmaraş ,Adıyaman,Şanlıurfa,Mardin,Diyarbakır,Batman,Bitlis,Van,Ağrı,Iğdır
ve Kars illerini kapsayan bir gezi oldu.Gezide,Adıyaman’da,Kommagene Krallığı’nın
merkezlerinden Nemrut Dağı’nda modelli ve modelsiz,gün ortası ve gün batımında
olmak üzere 4 ayrı dalda fotoğraflar çalışıldı.Burdan,Adıyaman İl Kültür ve
Turizm Müdürlüğü çalışanlarına,Musa Gürbüz nezdinde Adıyaman Fotoğraf Yolcuları
Derneği’nin tüm üyelerine,modelim Öznur Bal’a teşekkürlerimi yinelemek isterim.1
gece 2 gün kalınan Adıyaman’dan sonraki durağım Şanlıurfa oldu.Şanlıurfa’da ise
gündüz ve akşam olmak üzere iki ayrı dalda,Hz. Hüseyin’in ateşe atıldığı yer
olduğuna inanılan “Balıklı Göl”de çalışmalar yapıldı.Portre,manzara
çalışmalarının ardından rotam,Mardin oldu.Düzenli ve tarihi yerleşkesi ve
evleriyle meşhur Mardin’e gelinip de fotoğraf çalışmamak olmazdı.Eski Mardin ve
Yeni Mardin arasında,fotoğraf adına gidip gelmelerimi,başta Latif Sakız ve
fotoğraf derneğinin değerli diğer üyelerinin ilgilerini unutmak ne mümkün.Bu
durağımda 2 gece 3 gün kaldıktan sonra rotam,Diyarbakır sınırlarında
bulunan,türkülere konu olmuş Malamadi Köprüsü oldu.Yoluma Batman’dan Hasankeyf
ile devam ettim.Bir medeniyetin su altında kalmasının bariz örneğini
görebileceğiniz burada da fotoğraf üzerine pozlamalar yapıp rotamı,Türklerin
eski yerleşkelerinden Bitlis Ahlat’a çevirdim.Ahlat’ta bulunan tarihi yapılar
ve mezarlar,Anadolu’nun tapusunun Türkler’e ait olduğunun en bariz örneğini
oluşturmakta.Burdaki fotoğraf çalışmalarımın bitmesiyle,aynı gün içinde,doğunun
Paris’i olarak adlandırılan Van’da 1 gece 2 gün misafir oldum.Burdan değerli
büyüğüm Ali Dağer’e teşekkür etmeden geçemeceyeceğim.Van’da güneşi doğurduktan
sonra Akdamar Adası’na doğru geziye koyuldum.Akdamar Adası’na bir günümün
tamamını verdikten sonra güzel kareler yakalamış olmamın sevinciyle Ağrı’ya
doğru yol almaya başladım.Tabi burda iller arasında çekmiş olduğum
çoban,manav,oyun oynayan çocuklar gibi çalıştığım fotoğraf konularının olduğunu
da belirtmek isterim.Van’dan aynı günün akşamüzeri ayrılıp Ağrı’ya ayak
bastım.Akşam üzeri,tarihi İshak Paşa Sarayı tam kare tepede gözükmüştü.Bende bu
tarihi yapıya,fotoğraflarını çeke çeke yanaştım ve de içinden fotoğraflarla bu
yapının fotoğraf çalışmasını sonlandırdırm.Burda Japonlar’ın yapmış oldukları
belgesel çalışması da bu yapının değerinin dünya genelinden bilindiğinin bir
örneğini oluşturmaktadır diye buraya not düşmek isterim.Van’dan sonraki durağım Kars ili oldu.Kars
diyince akıllara ilk olarak kaz,daha sonra da Ani Harabeleri gelir malum.Şu
ayrıntıyı sizlere sunmak isterim ki,kazı dört mevsim bulmanız mümkün ama taze
taze tatmak istiyorsanız kışın Kars’a gitmenizi tavsiye ederim.Tabi bu arada
tren yolculuğu yapmayı severseniz,Doğu Ekspresi’nden yer bulabilirseniz kışın
ayazında sımsıcak bir şekilde Kars’a ulaşabilirsiniz.
V.GÜNEYDEN KUZEYE ANADOLU: Bu proje,hem karayolu
hem de havayolu kullanılarak gerçekleştirilen bir proje oldu.Projenin
gerçekleşmesine katkı sağlayan Hasan Sayın’a burdan bir kere daha teşekkür
ederim.Projenin başlangıcı yine Kayseri’den gerçekleşti.Kayseri’den Konya’ya
otobüsle yol aldım.Konya’ya gidilip de Mevlana Külliyesi’ni görmeden olmazdı
tabi.Dünyaya nam salmış bu yerde fotoğraflar çalışıp sayın Hasan Sayın’ın
aracıyla Toros dağlarından aşıp Antalya’ya doğru yol aldık.Yol boyunca da
Yörükler’e misafir olduk,fotoğraflarını çektik.Misafirperver kültüre sahip
Yörükler’i görmenizi sizlere de tavsiye etmeden geçemeyeceğim.Proje kapsamında
ilk durağım Antalya’ya ulaştım.2 gece 3 gün kaldığım Antalya’ya yabancı
olmadığım için,daha önceki geldiklerimde gidip fotoğraf çalıştığım yerlere
tekrar gitmedim.Kurşunlu ve Düden Şelaleri,Manavgat,Side bu gezimde,preojemde
gittiğim yerlerden bazıları oldu.Antalya’dan sonra uçakla Trabzon’a geçtim. Trabzon’a
hayatımda ilk defa gelmiştim ve aynı gece otobüsle Rize’ye geçiş yapıp
Zilkale,Palovit Şelalesi,Ayder ve Kavron yaylaları gidip görüp fotoğrafladığım
yerler arasında yer aldı.3 gece 4 gün kaldığım Rize’den sonra Trabzon’a tekrar
geçiş yaptım ve 2 gece 3 gün de burda konaklayıp fotoğraf çalıştım. Faroz
balıkçı mahallesine hayran kalmamak elde değil.Ayasofya’da bir başkaydı.Burdan
Osman Karaali ve Mehmet Turan Özdemir’e bir kere daha teşekkürlerimi
iletiyorum.4 ili kapsayan bu proje de zamanla yenilenebilir projelerimin
yanındaki yerini aldı.
VI.ANADOLU’NUN KUZEYİ:KARADENİZ : Bu
proje,özellikle doğaseverlerin en çok görmesi gereken projelerimden
birisidir.Proje,yine Kayseri çıkışlı olmuştur.Gezide,projede ilk durağım Sivas
oldu.Sivas’ta bir gece iki gün kaldım.Sivas’ın merkezinde fotoğraf adına pekçok
yer bulunmakta.Taşhan ve kongre binası bunların içinde ilgimi en çok çeken
yapılar oldu.Meydan Cami,Gök Medrese,Ulu Cami,Çifte Minareli Cami,Sivas
üzerinden Erzincan’dan Erzurum’a ulaştım.Erzurum’da 2 gece 3 gün
kaldım.Ülkemizde gezilip görülecek o kadar çok yer var ki,buraları ne gezmeye
ne de fotoğraflamaya zaman yeter.Yakutiye Medresesi , Lalapaşa Cami Erzurum’un
merkezinde olan tarihi yapılardır.Buradan Sinan Sarıgül’e bir kere daha
teşekkür ederim.Nene Hatun Tabyası,Çifte Minareli Cami de bu güzel şehirde
gördüğüm diğer yerler oldu.Ama bizim bu projedeki asıl konumuz doğu ,orta ve
batı Karadeniz olduğu için gezimde Erzurum’da da çok kalmadım.Erzurum’dan
sonraki rotam önce Tortum Gölü ve şelalesi,sonra da Artvin oldu.Erzurum’dan
yola çıkıp Tortum’a doğru yol almaya başladım ve de 2 saat sonra Tortum Gölü
yolun sağında,boylu boyunca gözüktü.Gölde 15-20 dakika mola verdikten sonra
sonraki durak Tortum Şelalesi’ne de ulaştım.Şelale’de fotoğraf adına çok albenili bir açı olmasa da
sonuçta su topluluğu olmasından ötürü birkaç kare fotoğraf çektim.Ve aynı günün
akşamı Artvin’e ulaştım ve de zorlu bir yol olan Artvin’in Şavşat ilçesine
çadırımı kurmaya karar verdim.Artvin Şavşat arası tipik bir Karadeniz yolu,ne
sen karşıdan araç geldiğini görüyorsun ne de karşı taraftan gelen seni
görmekte.Ondan bu yolları otomobille geçmenizi tavsiye ederim.Yorucu bir
yolculuk sonunda Şavşat’a ulaştım ve bir köy evine misafir oldum.Buradan Ertaç
Altun ve ailesine misafirperverliklerinden ve kılavuzluklarından dolayı
teşekkür ederim.Murat Güngüt’e de ayrıca sevgilerimi ve teşekkürlerimi
sunarım.Artvin tam bir Karadeniz havasında bir şehir.Engebeli arazileri,sevecan
ve bazen inatçı olabilen insanları,geçit vermeyen dar yolları gibi Karadeniz’e
özgü pekçok özelliği burada görmeniz mümkündür.Balık Göl,Karagöl,Seyir
Tepesi,Pınarlı Köyü ve yol üstü uğradığımız yaylalar Şavşat’ta gidilecek belli
başlı yerler.O günün akşamında rotam,bir diğer tipik Karadeniz şehri olan Rize
oldu. Rize’ye daha önce de gelmiştim diğer projemde de bahsettiğim gibi ama bu
defa kendi aracımla geldiğimden bu defaki gezim,öncekine oranla daha zengin
geçti.Önceki gezimde uğradığım yerlere tekrar uğramadım.Değerli arkadaşım Murat
Topal ile yapılan çay sohbeti pekçok fotoğraf karesine bedel oldu,kendisine
burdan tekrar teşekkür ediyorum.O gece Rize’de kaldım ve ertesi gün yolum
Trabzon oldu.Trabzon’a akşam 9 sularında ayak bastım.Değerli büyüğüm Ufuk
Doğan’ın ailesinin evinde 2 gece 3 gün kaldım.Bu süreçte Yomra,Akçaabat ve
Tonya’nın merkezini,Barak Gölü’nü, Canikdere Şelalesi’ni ve Kadıralak
Yaylası’nı gördük ve tabi bol bol da fotoğraf çekmeyi ihmal etmedim.Çaykur
fabrikaları da görülebilecek diğer yerler arasında.Trabzon’dan sonraki durağım
Giresun oldu.Burda da sevgili Gürhan Eriş’e teşekkürlerimi sunarım.Giresun’da
Karadeniz’in özelliklerini taşımaya devam eden has illerden.Sabaha karşı 6
sularında Giresun’daydım.Kuzalan Şelalesi,Mavi Göl,Kulakkaya ve Bektaş
Yaylalar’ı ,Göksu Traventerleri ziyarette olduğum yerler oldu.Özellikle Kulakkaya
Yaylasına gitmenizi,ordaki doğal hayatı görmenizi, lokantalarda size sunulan
çorbalardan ve et ürünlerinden tatmanızı tavsiye ederim.Kulakkaya Yaylası’na
çıkarkenki Göksu Traventerleri’ni de
görmenizi isterim her ne kadar Pamukkale’deki traventerler gibi beyaz
renkte olmasalar da ordaki su bedeninize faydalıdır.Traventerlerin altında
da,yol boyu yer yer maden suyu kaynakları görmeniz mümkündür.Giresun’dan
sonraki durağım Ordu üzerinden Samsun oldu.Ordu’yu da daha önceki gezilerimde
gördüğüm için direk geçtim.Sadece 1 saat kadar Fatsa’da yemek molası verdim.Ve
akşam 10 sularında Samsun’daydım. Behçet Atabek’e de burdan teşekkürlerimi
sunarım.Samsun’a cumartesi akşamı vardım ve ertesi gün pazar olduğu için
esnaflardan fotoğraf çekmek,onları fotoğraflamak mümkün olmayınca bende
kahvaltı sonrası yolumu önce Kastamonu’ya,sonra da Zonguldak Ereğli’ye
çevirdim.Fotoğraf adına Kastamonu yine zengin bir yerleşim yeri.Özellikle
Pınarbaşı ilçesi görülesi yerlerden.Taşköprü’den geçerken de sarımsak alınmaz
mı?Aynı gün gecesi Zonguldak Ereğli’ye vardım ve orda da bir gece iki gün
kaldım.Bu süre zarfında balıkçı barınaklarını,balıkçı teknelerini ve de tabi ki
balıkçıların yanı sıra Ereğli Demir Çelik Fabrikası’nın bacalarından çıkan
dumanların oluşturduğu görsel ziyafeti çekmeden olmazdı.Ve sonrasında Bolu
Mengen ve Ankara üzerinden Kayseri’ye vardım.Bu projemi de bu şekilde
gerçekleştirmiş oldum.